Ahmet, iyi eğitimli, çevresine saygılı, son derece çalışkan bir birey olarak yetiştirilmişti. Ebebeynlerinden ve çevresinden aldıklarının karşılığını fazlasıyla veriyordu. Ailesinin gurur duyacağı bir işi bulması çok zor olmamıştı. Sadece ileride kazanacağı potansiyel gelirin yüksekliği değil adıyla da gurur duyabileceği bir şirketin içinde bulunmak övünmesi için yeter sebepti. Çiçeği burnunda iş hayatındaki her genç gibi Ahmet’te her şeyin yolunda gitmesine rağmen kendini bir sonraki seviyeye çıkaracak hamlenin ne olduğunu aramaya koyulmuştu. Oysaki her şey zamanına uygun olarak akıyordu. İşe başlamasının üzerinden bir yıl kadar geçmişti ki Ahmet aradığı şeyin kendisine ilham verecek ve yolunu açacak bir önder olduğunu düşünmeye başlamıştı. Bu fikrini destekleyen ise paketli ürünler departmanındaki arkadaşlarının hızlı yükselişi, şirket içindeki tüm bilgilere herkesten önce vakıf olmaları ve bu farkı esas yaratan kişinin  departmanın başındaki Kerim Bey olduğunu düşünmesiydi. Paketli ürünler departmanındaki herkes gece gündüz demeden çalışır, beş dakika boş vakit geçirmezler, bu sayede işlerine çok hakim olurlar ve hiçbir toplantıda kaybetmezlerdi. Aynen kendi kariyerlerinde de kaybetmedikleri gibi. Artık tek amacı o departmana geçip Kerim Bey’in diğerlerine açtığı yoldan gidebilmekti.

Ahmet bir süre daha Kerim Bey ile çalışmanın yollarını kovaladıktan sonra dileğine ulaşmıştı. Kerim Bey’in rüya takımında göreve başlamıştı. Kerim Bey’in ilk karşılama konuşması Ahmet için bir şey ifade etti mi bilinmez ama konunun uzmanlarına çok malzeme çıkaracağı kesindi. “Aramıza hoş geldin. Bizim ekip diğerlerinden çok farklıdır. Biz çok çalışırız, hem de çok. Bunu biliyorsundur herhalde kendin bizimle olmak için koştura koştura geldiğine göre. Biz herkesten çok çalışmak zorundayız. Onlar bizim burada ne yapmak istediğimizi anlamadıkları için her açığımızı ararlar. Ekibim bunun farkında ve diğerlerinin kötülüklerinin önüne sadece çok çalışarak geçebiliriz. Kaybetmemek için her yolu deneriz. Her yolu denemek için yolları bilmek gerekir. Bilmek için de boş kalmamak ve çok çalışmak… Ekibimdekiler bunun karşılığını alıyorlar ama bizim yöntemimizin haklılığı yukarıya çıktığında yani kazandığımızda çok daha iyi yerlere gelecekler. Hadi bakalım göreyim seni çok işimiz var. Bu arada bugün başlarken ekibim gibi kol düğmelerini takarak gelmişsin, aferin hızlı uyum sağlayacaksın, sende iş var.” diye yaptığı konuşmanın motivasyonuyla Ahmet yere sarkan ağzını kapıdan çıktıktan sonra kapayabilmişti. Ne de olsa büyülenmeye kendi ayakları ile gelmişti.

Christie ve Geis, 1970 yılında yaptıkları “Studies in Machiavellianism” adlı çalışmada ilk defa üç değerin bir araya gelerek Makyavelist kişilik özelliklerini oluşturduğu yönünde bir tez ortaya atmışlardır. Bu üç değerin sırasıyla ikili ilişkiler ya da sosyal ilişkilerde başkalarıyla mücadele etmek için manipülasyonun işe yaradığına olan inanç, insanın yaradılışı gereği iyi olamayacağına dair inanç ve menfaatin her zaman prensiplerden önde geleceğine olan inanç olduğu ifade edilmiştir. Tüm detaylarını görmesek de yukarıdaki öykümüzde Kerim Bey’in söyleminde bu üç değerin baskınlığı ve Ahmet’in kendisini büyüleyecek bir lider arayışı hemen gözümüze çarpar. 1500’lü yılların başında devlet otoritesini baki kılmak üzere tavsiye olarak yazdığı “Prens” adlı eserine bakarak Niccolo Macchiavelli’nin bizzat kendisine makyavelist etiketi yapıştırmak ne kadar zorsa makyavelist kişilik özelliklerini yüksek derecede gösteren kişileri de iş hayatından bir anda dışlamak o kadar zordur.

Machievelli, “Prens” adlı eserinde tamamıyla zıt iki ayrı cenahta yer alan ahlaki seçimin varlığına işaret eder. Birinci seçimin içinde insan olarak yapmak zorunda hissettiğimiz, kalben onayladığımız, gerekliliğine inandığımız ve çoğunluk tarafından doğru olarak kabul edilen davranışlar vardır. Zıt kutuptaki ikinci seçim ise doğru olduğunu asla kabul edemeyeceğimiz, ancak yapılmaması halinde bizden daha büyük bir ülkünün aleyhine olabilecek yapmak zorunda olduğumuz seçimlerdir. Birincisini insani ikincisini hayvani diye ifade ederken bunu tilki ve kurt gibi metaforlarla destekler.

“Zaman zaman halkı aldatmak gerekebilir. Ne zaman erdeme aykırı bir iş yapacaksanız sanki o işin sizinle ilgisi yokmuş gibi davranın. Nasıl olsa hile yapmak zorunda kalacaksınız. Onun için hile yapmadığınız görüntüsünü yaratmak için elinizden geleni yapın. Sizin gerçekte ne yaptığınızı halk bilemez. Bunu sır gibi saklayın.’’Niccolo Macchiavelli- Prens

Eserin yayınlanmasından neredeyse dört yüzyıl sonra eserdeki tavsiyeler baz alınarak tanımlanan kişilik özelliklerini şu şekilde sıralamak mümkün:

Yukarıdaki özelliklere sahip kişiler Makyavelizm’i yüksek olarak tanımlanırken, bireysel çıkarlarını önceleyen alaycı gülümsemelerden başını alamayan, küçümsemeyi tarz edinmiş, samimiyete inanmayan, sürekli hata arayan avcılardan bahsettiğimizin altını çizmemiz gerekir.

Bununla birlikte bu bireylerde empati azlığı, görünürdeki ideoloji fanatizmine rağmen ‘’düşük ideolojik bağlılık, subklinik psikopati, etik anlayışı umursamamak’’ olarak sıralanan davranışlar başvurdukları aldatmacayı açıklar niteliktedir.

Makyavelist Duygu-Durum Davranış

Makyavelist bireyler duygusal olarak mesafeyi ayarlayamazlar. Bu ayarsızlık itiat ettirmeleri için çoğu zaman otoriter, baskıcı ve zorbalık derecesine varan ve koşulsuz performansa dayanan bir davranış şekline bürünür. Performans kriterinin çıtasının nereye çıkacağı ise ancak kendilerinin bildiği bir seviyededir. Performans kriterleri duruma, güne, çıkara ve hissiyata göre değişebilir. Sadece bu değişimden muhatabının haberi çoğu zaman ayarsız bir geribildirimle olur. Başkalarından sürekli olarak kuşku duyma haline bürünürler. Bu kuşku akabinde kontrol ihtiyacını doğurur ki aldığı bilgileri karşılıklı olarak sürekli denetleme ihtiyacı hisseder. Zafer için her yolun mubah olmasından hareketle her şeyi kontrol etmelerinin altındaki motivasyon, kişileri kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirme ihtiyacından ileri gelir. Şahsi ihtiyaçları doğrultusunda çevresindekileri kendi değer yargıları, hatta fiziki görünüşlerine benzetmeye çalışırlar. Kendileri kısa saç ve temiz bir traşı tercih ediyorlarsa birlikte çalıştıkları kişileri de kısa saç ve temiz bir traş için kritik edilmesi tartışılmayacak argümanlarla ikna etmeye çalışırlar, çoğu zaman başarılı olurlar. Ancak yöneticisi uzun saç ve kirli sakal tercih ediyorsa ve göze girmek istiyorsa bu geçici durum karşısında sessiz kalmak, görmezden gelmek hatta taklit etmek başarıya giden yolda verilebilecek ufak tavizlerdir. Bu davranışlar psikopati ile yürüdüğünde karşı konulmaz bir otoritenin oluşmasına sebebiyet verir. Bu baskıcı yapının içinde bugünü kurtarmanın yanında gündelik hazlardan çok daha planlı, stratejik ve yarın ile ilgili hayalleri geniş yer tutar. Mutlak başarı hedeflemeleri nedeniyle geleceğin hayal tacirliğini yaparlar. Buna rağmen kaderin bir cilvesi olarak kısa soluklu süreç işlerinde daha başarılıdırlar.

Ödül- Ceza İlişkisi

Ödül-ceza ikileminde hangisini seçecekleri ile ilgili Makyavelistlerin sorunu normal popülasyondaki insanlardan daha büyüktür. Makyavelist kişilik özelliklerini gösteren kişiler göstermeyenlere göre manipülasyon ve aldatmaca hatta hile yapmak konusunda daha istekli ve rahat olmalarına rağmen olayları abartma, gerektiğinden fazla ekleme ve çıkarma yaptıkları durumlarda ödülden ziyade ceza almamak için gündeme dahil olmayıp aksiyon almadıkları tespit edildi. Cezanın olduğu yerde Makyavelist görünmez olur. Buna rağmen Makyavelist kişilik özelliklerine sahip bireylerin parayı kazanma, popüler olma ve/veya sosyal statülerinin yukarıda olması durumlarında paydaşlarına göre sahip olmadıkları özelliklere rağmen daha iyi rol yaptıkları Bereczkei ve Birkas tarafından “The Insightful Manipulator: Machiavellians’ Interpersonal Tactics May Be Linked to Their Superior Information Processing Skills, 2014” adlı çalışmalarında tespit edildi.

Güzel değil, harika ve mükemmel görünme isteği Makyavelistlerin en önemli özeliklerinden biridir. Bu görüntüdeki istek kendileri ile ilgili değil başkalarına bu inanılmaz görünüşü sunma hevesi ile alakalıdır. Her nedense kendi kusurlu, arazlı hallerini başkalarının gözünde maskeleme ihtiyacı içindedirler. Bu kusursuz gözükme çabası gerçekte kendi sahip olduğu güçsüzlüklerini perdeleyen bir araç olarak karşımıza çıkar. Başkaları üzerinde tahakküm kurmaya son derece meyilli olan Makyevelist bireylerin aynı zamanda bu oyunları sahneye koyarken başkaları üzerinden risk almaya meyilleri hatta bu amaçla yalan söyleme, hırsızlık yapma, etik dışı davranışlar ve etik dışı önerileri uygulama, dolandırıcılık konusunda bir sakınca görmedikleri ifade edilir.

Bir Makyavelist için yalan söylemek, hileye başvurmak, kendisi için, görünürde yüksek amaç için, en yüksek çıkarı elde etme yolunda başvurmaları son derece gerekli yöntemlerden önemsiz ayrıntılardır. Bu çıkarların karşında duracak herkesle çatışır. Çatışmadığı en azından sürekli çatışmadığı tek yer vardır geçici olarak kendilerinden üst konumda yer alan, kendi değerlendirmelerine göre önemli olan insanlardır. Bu insanlar şimdilik kendi üzerinde olsa da kendi amaçlarına giden yolda ürkütmemeleri gereken kendi ülkülerinin geliştirilmesine yardımcı olabilecek otorite sahibi kişilerdir.

Siz buna yalakalık deseniz de onlar kendi menfaatlerine bir süre hizmet eden bu kişileri el üstünde tutmaya devam ederler.  Eğildikleri tek kişi üstleridir. Diş izi ise paydaşları ve altlarındaki takipçilerinin yanı sıra çoğu zaman yarattıkları ideale karşı gelen diğerleridir. Bu gücü elde edebilmek için yakın takipçileri arasından sözde sırdaş yaratırlar. Duymak istediklerini fısıldamak şöyle dursun yüksek sesle dile getirebilen bir öndere biat etmiş takipçileri makyavelist önderin kurgusu çerçevesinde herkesten önce kritik!! bilgilere sahip olurlar…Bu sırdaşlara verdiği sufleler sayesinde onlardan daha fazla talepkar olma hakkını kendinde görürler. Takipçileri zorlanmazlarsa gerçek performansları ortaya çıkmaz. İnsanlar boş bırakılmamalıdır. Boş kalırlarsa sorgulamaya başlarlar…

Manipülasyon

Manipülasyon özellikleri öylesine gelişmiş ve alışkanlık halini almıştır ki zorlu durumlarda kalmayacakları açık olsa dahi kişileri, olayları ve çevresini yanıltma eğilimindedirler.

Kararlarında sonucu söylemek yerine, daha önemli ulvî bir amacın varlığından bahseder ve kanıtlarını ortaya koymaya çalışırlar. Bu ulvi amaç genelde şirketin bekası, çıkarı ve ileride ulaşılabilecek ütopik primin göz kamaştırıcı pırıltısıdır.

Her zaman dışa dönük, hareketli görünseler de ikili ilişkilerde ikiyüzlü tutum sergiler, asla samimi davranamazlar.

Yazımızın sonunda başta kurduğum cümleye geri dönelim. 1500’lü yılların başında devlet otoritesini baki kılmak üzere tavsiye olarak yazdığı “Prens” adlı eserine bakarak Niccolo Macchiavelli’nin bizzat kendisine makyavelist etiketi yapıştırmak ne kadar zorsa makyavelist kişilik özelliklerini yüksek derecede gösteren kişileri de iş hayatından bir anda dışlamak o kadar zordur. Evet çok zordur. Macchiavelli’nin tariflediği yöntemlerin iş hayatında çok destekçisi ve uygulayıcısının olduğu ortada. Bu kadar destekçisinin olmasının çok geçerli bir nedeni var. İş hayatındaki bireylerin karşılaştıkları zorluklar, başarı çıtasındaki ölçüsüz ve tatminsiz hırslar, onları bir süre sonra kolay yoldan işleri halletmelerinin önünü açıyor. Kariyer basamakları teker teker tırmanılmaya başlandığında artan sorumluklar, daha iyisini yapma isteği ve en önemlisi kazanımlarını kaybetme endişesi, çevredekilerin umursanmadığı bir dünyaya sürüklüyor. Daha da ilginci benzer lider profilleri, halefin ekip üzerinde bıraktığı etkili işleri daha insancıl, alavereye bulaşmadan, kestirmelere kapılmadan yapmanın önüne set çekiyor. Tabii ki bu bir kişilik özelliği ve bir günde oluşmuyor. Yaşadığımız çevre ve olaylar altyapıyı oluşturuyor. Bu özelikleri aslında kendisinde barındırmayan kişiler bile sahnenin tozunu yani gücün hem maddî hem manevi zehrini tatmaya başladıktan sonra erozyona kendini kaptırıyorlar.

İlk bakışta bir kitapta yazılanlar üzerinden bir kişilik özelliğinin açıklanabildiğini anlamak zor gözükse de kitaptaki ilkelerin bir kısmı öylesine sahiplenilmiş ki birçok araştırmacıya ve yazara yön vermiş durumdadır. Bunu tespit etmek için herhangi bir kitapçıda liderlik/kişisel gelişim raflarının önünde yarım saatinizi geçirmenizi tavsiye ederim. Okumasanız bile kitap isimleri ve arka kapak tanıtımları, isimleri sayacak değilim ama her gün bir yasayı okuyup beş gün boyunca bunları uyguladıktan sonra dört ayda etkili lider olmayı taahhüt eden kitaplar bile var. Üstelik bu dört ay içinde hafta sonları size ait. Bu tip tavsiyelerle dolu kitapların külliyen yanlış yönlendirmelerde bulunduğunu iddia edecek değilim. Aralarında çok güzel haplar var, kullanması ücretsiz ve bedene de zararı yok. Ancak önerilerin bir kısmı ahlaki değerleri çiğnemenin yanında, bir kişinin doğrudan uygulamaya kalktığında öz saygısını yitirtecek cinsten.