
K. Çağlayan Bakaçhan
Ghaemi, “Krizi yönetme becerisi olmayan lider normal zamanlarda başarılı olur fakat kriz zamanlarında yönetim koltuğundan uzak tutulmalıdır” der. Bu tarz bir değişim mekanizmamız olamayacağına göre gelin bir krizi en yetkin şekilde yönetmenin neler gerektirebileceğine, ne tür özelliklere sahip liderlere odaklanmamız ya da uzak durmamız gerektiğine göz atalım.
Sıradan bir Kuzey Avrupalı vatandaşın on yılda yaşadıklarını belki de coğrafyamızın bir hediyesi olarak bir yıla sığdırma başarısı gösteriyoruz. Çalkantılı ve hareketli gündemimiz sadece sosyal hayatımızda değil, iş dünyamızda da sürekli terleten sınavların içine doğru sürüklüyor bizi.
Sınavların neler olduğu, öyle uzun boylu değerlendirmelere, açıklamalara gerek duyulmayacak kadar net. Bırakın tecrübeli liderleri, iş yaşamına son beş yılda girmiş, kariyerinin henüz başında olan yeni iş gücünün bile neler yaşadığını, neler gördüğünü düşünmemiz yeterli.
Herkesin iliklerine kadar hissettiği kriz anlarında lider, finansal olarak hasarsız atlatmak zorunda olduğu kriz döneminin yanında bir de çalışanların ruh esenliğini korumak gibi resmi olarak atanmadığı bir görevi de beraberinde göğüslemek zorunda. En az hasarla atlatması gereken dönemden sonra ekibini tekrar hareketlendirmek, aynı şevk ve kararlılıkla işlerine sarılmalarını sağlamak üzere, görece az hasarlı bir ekibi kriz sonrasına taşımak durumunda. Dediğimiz gibi bu vazife lidere “to do” listesinde atanmış bir görev olmasa da her kararında aklının bir kenarında olması gereken bir iş olarak kalmalı.